GÜNÜ ANLAMLANDIRAN CÜMLEMİZ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


Hz Muhammet'e sordular yaşam amacımız hayatın anlamı nedir?
halinden memnun olmaktır dedi.

-"O ki, yeryüzünde ne varsa, hepsini sizin için yarattı"(Bakara, 2/29).

"Sen doğru yolda ol da, varsın sanan eğri sansın; Sen kendini bildiğin sürece, doğru insansın." Yunus EMRE

-"Allah'ın verdiği de, vermediği de imtihandır."

-İnsan, yaklaştığınca yaklaştığından ayrı;
Belli ki; yakınımız yoktur Allah'tan gayrı... Necip FAZIL

"Allah haksızlığı yarına bırakır; ama yanına bırakmaz..."

"Dua etme arzusu gelince dua edin. Çünkü bu, duanın kabul olacağına alamettir." Hz. Muhammed (sav)

Aşk nasip işidir, hesap işi değil. Aşk bir adayıştır, arayış değil. /Hz. Mevlana/

Kusur bulmak için bakma birine,bulmak için bakarsan bulursun.Kusur örtmeyi marifet edin kendine işte o zaman kusursuz olursun. /Hz.Mevlana

30 Nisan 2014 Çarşamba

REGAİP KANDİLİ

Regaib kandili nedir?

Dinimizde her cuma günü perşembe gecesinden başlayarak çok önemli bir gündür o cuma gününü ibadetle geçirmemiz bizim manevi yönden tatmin olmamızı sağlamaktadır. Bazı günler vardır ki diğer günlerden daha hayırlıdır o günler tüm günahlarımız affolur. İşte o günlerden biride Receb ayının ilk cuma günüdür. Receb ayının ilk cuma gecesine Regaib gecesi (Regaib kandili) denir. Regaib kelimesi Arapça bir kelimedirregaib kandili
"Reğa-be", ifade olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba harcamak demektir. "Reğib" kelimesi ise, "reğabe"'den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir. Kelime anlamı olarak regaib, “çokça rağbet edilen, nefis, kıymetli, değerli, ihsan” manalarına gelmektedir. Bu geceyi ibadetle ihya etmenin sevabı pek çoktur.
Diğer zamanlarda okunan her Kur'an harfi için on sevap verilirse, Recep ayında yüzleri geçmekte, Regaib kandilinde ise daha da artmaktadır. Kaza ve nafile namazların sevabı ise diğer gecelere oranla kat kat fazladır. Regaib kandilinde yapılacak ibadetlerden birisi de duadır. Peygamberimiz (sas), bir hadislerinde bu gecede yapılacak duaların Allah katından geri çevrilmeyeceğini bildirmişlerdir.

Regaib kandili'ni neler yaparak geçirmeliyiz?

1- Kur'an-ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekanlarda Kur'an ziyafetleri verilmeli; Kelamullah'a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
2- peygamber Efendimiz (sas)'e salat ü selamlar getirilmeli; O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
3- Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.
4- Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayati meselelerde derin düşüncelere girmeli.
5- Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plan ve programı çizilmeli.
6- Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.
7- Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.
8- Mü'minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.
9- Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.
10- Kişi kendine ve diğer Mü'min kardeşlerine hatta isim zikrederek dualar etmeli.
11- Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlakı yerine getirilmeli.
12- Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
13- O gece ile ilgili ayetler, hadisler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.
14- Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va'z ü nasihat dinlenmeli.
15- Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.
16- Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevi iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk'a niyazda bulunulmalı.
17- Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.
18- Hayattaki manevi büyüklerimizin, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e-mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.
19- Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı.

Regaib gecesi Namazı nasıl kılınır?

Bu geceyi ibadetle geçirmenin sevabı pek çoktur. Bu gecede kılınacak namaz 12 rek’attir. Bu namazın kılınışı şöyledir:
Her rek’atta fatihadan sonra üç kadir suresi ile 12 adette ihlas suresi okunur. Her iki rek’atta bir selam verilerek 12 rek’at tamamlanır. On ikinci rek’at kılınıp selam verildikten sonra yerinden kalkmadan yetmiş kere “ Allahumme salli ala Muhammedinin nebiyyil ummiyyi ve ala alihi” denilir. Sonra secdeye varılır. Secdede yetmiş kere “ subbuhun kuddusun Rabb-ul melaiketi verruhi” denir.
Sonra secdeden kalkılarak ettahiyyatta oturulur. Ve yetmiş kere “Rabbiğfir ve erham ve tecavez ta’lemü” dedikten sonra tekrar secde edilir. Secdede yetmiş kere “ subbuhun kuddusun Rabb-ul melaiketi verruhi” dedikten sonra, isteklerimizi alemlerin Rabbine arz edilir.
Regaib namazını cemaatle kılmak bid'attir. Zaten teravihten başka hiçbir nafile namaz cemaatle kılınmaz.


Kaynak: http://regaibkandili.nedir.com/#ixzz30O9Yxs8A

23 Nisan 2014 Çarşamba

SABIR İLE İLGİLİ AYETLER


"SABIR" KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER

    

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

  • Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz, huşu duyanların dışındakiler için ağır (bir yük)dır.   (Bakara Suresi / 45)
  • Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.   (Bakara Suresi / 153)
  • Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.   (Bakara Suresi / 155)
  • Onlar, Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında, dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kafirler topluluğuna karşı bize yardım et."   (Bakara Suresi / 250)
  • Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz.   (Ali İmran Suresi / 200)
  • Oysa sen, yalnızca, bize geldiğinde Rabbimizin ayetlerine inanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun. "Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür."   (Araf Suresi / 126)
  • Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir za'f olduğunu bildi. Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah'ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir.   (Enfal Suresi / 66)
  • Ve üzerine yalandan kan (sürülmüş) olan gömleğini getirdiler. "Hayır" dedi. Nefsiniz, sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin bu düzüp-uydurduklarınıza karşı (kendisinden) yardım istenecek olan Allah'tır."   (Yusuf Suresi / 18)
  • (Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) "Hayır" dedi. "Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın kendisidir."   (Yusuf Suresi / 83)
  • Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.   (Kehf Suresi / 78)
  • "Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu."   (Kehf Suresi / 82)
  • Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.   (Taha Suresi / 130)
  • Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret.   (Mearic Suresi / 5)
  • Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabır göster. Onlardan günahkar veya nankör olana itaat etme.   (İnsan Suresi / 24)
  • Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.   (Bakara Suresi / 177)
  • Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."   (Bakara Suresi / 249)
  • Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve 'seher vakitlerinde' bağışlanma dileyenlerdir.   (Ali İmran Suresi / 17)
  • Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.   (Ali İmran Suresi / 120)
  • Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım ulaştıracaktır.   (Ali İmran Suresi / 125)
  • Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?   (Ali İmran Suresi / 142)
  • Nice peygamberle birlikte birçok Rabbani (bilgin)ler savaşa girdiler de, Allah yolunda kendilerine isabet eden (güçlük ve mihnet)den dolayı ne gevşeklik gösterdiler, ne boyun eğdiler. Allah, sabredenleri sever.   (Ali İmran Suresi / 146)
  • Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.   (Ali İmran Suresi / 186)
  • İçinizden özgür mü'min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.   (Nisa Suresi / 25)
  • Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah'ın sözlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi.   (En'am Suresi / 34)
  • Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi.   (Araf Suresi / 128)
  • Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz'afları) mirasçılar kıldık. Rabbinin İsrailoğullarına olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı (yerine geldi). Firavun ve kavminin yapmakta oldukları ve yükselttiklerini (köşklerini, saraylarını) da yerle bir ettik.   (Araf Suresi / 137)
  • Allah'a ve Resulü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.   (Enfal Suresi / 46)
  • Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.   (Yunus Suresi / 109)
  • Sabredenler ve salih amellerde bulunanlar başka. İşte, bağışlanma ve büyük ecir bunlarındır.   (Hud Suresi / 11)
  • Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.   (Hud Suresi / 49)
  • Ve sabret. Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.   (Hud Suresi / 115)
  • "Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler. "Ben Yusuf'um" dedi. "Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufda bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz."   (Yusuf Suresi / 90)
  • Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.   (Ra'd Suresi / 22)
  • "Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel."   (Ra'd Suresi / 24)
  • Andolsun Musa'yı: "Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat" diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.   (İbrahim Suresi / 5)
  • "Bize ne oluyor ki, Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize doğru olan yolları O göstermiştir. Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah'a tevekkül etmelidirler."   (İbrahim Suresi / 12)
  • Onların tümü-toplanıp (kıyamette) Allah'ın huzuruna çıktılar da zayıflar (müstaz'aflar) büyüklük taslayanlara (müstekbirlere) dedi ki: "Şüphesiz, biz size tabi idik; şimdi siz, bizden Allah'ın azabından herhangi bir şeyi önleyebiliyor musunuz?" Dediler ki: "Eğer Allah bize doğru yolu gösterseydi biz de sizlere doğru yolu gösterirdik. Şimdi yakınsak da, sabretsek de farketmez, bizim için kaçacak bir yer yoktur."   (İbrahim Suresi / 21)
  • Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.   (Nahl Suresi / 42)
  • Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın Katında olan ise kalıcıdır. Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle biz muhakkak vereceğiz.   (Nahl Suresi / 96)
  • Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destekçisidir). Şüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.   (Nahl Suresi / 110)
  • Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır.   (Nahl Suresi / 126)
  • Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.   (Nahl Suresi / 127)
  • Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme.   (Kehf Suresi / 28)
  • Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."   (Kehf Suresi / 67)
  • (Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?"   (Kehf Suresi / 68)
  • "İnşaAllah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiç bir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.   (Kehf Suresi / 69)
  • Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"   (Kehf Suresi / 72)
  • Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"   (Kehf Suresi / 75)
  • İsmail, İdris ve Zü'l-Kifl, hepsi sabredenlerdendi.   (Enbiya Suresi / 85)
  • Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.   (Hac Suresi / 35)
  • "Bugün ben, gerçekten onların sabretmelerinin karşılığını verdim. Şüphesiz onlar, 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenlerdir."   (Mü'minun Suresi / 111)
  • Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen (elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin kiminizi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir.   (Furkan Suresi / 20)
  • İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar.   (Furkan Suresi / 75)
  • İşte onlar; sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki defa verilir ve onlar kötülüğü iyilikle uzaklaştırıp kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.   (Kasas Suresi / 54)
  • Kendilerine ilim verilenler ise: "Yazıklar olsun size, Allah'ın sevabı, iman eden ve salih amellerde bulunan kimse için daha hayırlıdır; buna da sabredenlerden başkası kavuşturulmaz" dediler.   (Kasas Suresi / 80)
  • Ki onlar, sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.   (Ankebut Suresi / 59)
  • Öyleyse sen sabret; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe (veya gevşekliğe) sürüklemesinler.   (Rum Suresi / 60)
  • "Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, ma'rufu emret, münkerden sakındır ve sana isabet eden (musibetler)e karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir.   (Lokman Suresi / 17)
  • Görmüyor musun ki, size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için, gemiler Allah'ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir! Hiç şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden için gerçekten ayetler vardır.   (Lokman Suresi / 31)
  • Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten önderler kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.   (Secde Suresi / 24)
  • Şüphesiz, müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.   (Ahzab Suresi / 35)
  • Onlar ise: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını aç (şehirlerimiz birbirine çok yakındır) dediler ve kendi nefislerine zulmetmiş oldular. Böylece biz de onları efsaneler(e konu olan bir halk) kıldık ve onları darmadağın edip dağıttık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.   (Sebe Suresi / 19)
  • Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): "Oğlum" dedi. "Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun." (Oğlu İsmail) Dedi ki: "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın."   (Saffat Suresi / 102)
  • Sen onların söylediklerine karşı sabret ve bizim güç sahibi kulumuz Davud'u hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah'a) yönelen biriydi.   (Sad Suresi / 17)
  • "Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma." Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi.   (Sad Suresi / 44)
  • De ki: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah'ın arz'ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir."   (Zümer Suresi / 10)
  • Şu halde sen sabret. Gerçekten Allah'ın va'di haktır. Günahın için mağfiret dile; akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et.   (Mü'min Suresi / 55)
  • Şu halde sen sabret, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Sonunda ya onlara va'dettiğimiz (azab)in bir kısmını sana göstereceğiz ya da senin hayatına son vereceğiz. Nihayet onlar bize döndürülecekler.   (Mü'min Suresi / 77)
  • Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar için konaklama yeri ateştir. Ve eğer onlar hoşnut olma (dünya)ya dönmek isterlerse, artık hoşnut olacaklardan değildirler.   (Fussilet Suresi / 24)
  • Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.   (Fussilet Suresi / 35)
  • Eğer dileyecek olsa, rüzgarı durdurur, böylece onun üstünde kalakalırlar. Şüphesiz, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.   (Şura Suresi / 33)
  • Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı?   (Ahkaf Suresi / 35)
  • Andolsun, biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız).   (Muhammed Suresi / 31)
  • Eğer gerçekten, yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı, herhalde (bu,) kendileri için daha hayırlı olurdu. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.   (Hucurat Suresi / 5)
  • Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.   (Kaf Suresi / 39)
  • "Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz."   (Tur Suresi / 16)
  • Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.   (Tur Suresi / 48)
  • Gerçek şu ki Biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz. Şu halde sen onları gözleyip-bekle ve sabret.   (Kamer Suresi / 27)
  • Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.   (Kalem Suresi / 48)
  • Onların demelerine karşı sen sabret ve onlardan güzel bir ayrılma tarzıyla (düşünce ve eylem bakımından köklü bir tutum) ile kopup-ayrıl.   (Müzzemmil Suresi / 10)
  • Rabbin için sabret.   (Müddessir Suresi / 7)
  • Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir.   (İnsan Suresi / 12)
  • Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak.   (Beled Suresi / 17)
  • Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.   (Asr Suresi / 3 )

15 Nisan 2014 Salı

NE YAPMALI

Önceki yazımda Yaradan'ın temelde bizden ne istediğinden bahsetmiştim özünde bizden istediği sadece mutlu olmamız..Bize bugüne kadar bahsettikleri ölünce cennete cehenneme gideceğiz kavramları aslında bu dünyada başlıyor bir ayette 'Bu dünyada cenneti yaşamayan cennete gitmeyecek'denilmesinin sebebi de budur.Biz bu dünyada Allah a tam teslim olup başımıza gelenleri Allah dan bilmedikçe ve hamd etmedikçe yani başımıza gelen kötü şeylere razı olmadıkça huzuru bulamayız yani cenneti içimizde yaşayamayız ve insan öldüğünde inandığıyla ve yaşadığıyla amel edileceğinden sonsuz huzura erişemeyiz.Aslında amaç da cennete gitmek değil Allah ın o mükemmel ve kelimelerle anlatılamayacak yücelikteki Yaradan'ın sevgisini kazanmaktan başka birşey olmamalıdır.Zira O'nun sevgisini kazanmak milyonlarca cennete gitmekten daha çok haz verecektir ruhumuza.Düşünsenize gördüğünüz duyduğunuz hissettiğiniz HERŞEYİ O yarattı ve sizi severse sizden razı olursa neler olabileceğini bir düşünün.Düşünün bu güne kadar gelmiş geçmiş yaşanmış aşklardan milyonlarca trilyonlarca daha kuvvetli bir aşkı hissettiğinizi hayal edin bu nasıl bir mutluluktur.Bunu kazanmak için ne yapmalı?Cevabı basit ve hepimizin bildiği ama hayata geçirirken eksik kalınan şeyler ne yazık ki.Mesela hayatımızda dengede olmalıyız.Hiçbir şeye aşırı sevinmemeli aşırı üzülmemeliyiz.Bu dünyada ki hiçbir şeye tapmamalı aşırı sevmemeliyiz çünkü bunu yaparsak Allah onu bizden alarak bizi imtihan eder kendine olan sevgimizi sınar.Elimizden giden hiçbir şey için aşırı üzülmemeliyiz veren de alan da Allah'dır.O'na olan sevgimizin önüne hiçbir şey geçmemelidir.İyi insan olmalıyız adil,cömert ve dürüst özellikle.Edep li olmalıyız edep çok geniş bir mevzudur ama özetle saygılı ve nefsine hakim olan sabırlı olan ve susabilen anlamlarına gelir.Gülümseyebilmeliyiz karşılıksız.Bu noktada durmak istiyorum çünkü günüzmüz de hakikaten insanlara gülümsemek neredeyse lüks halini almış üşeniyoruz gülümsemeye sanki yada kendimizce hayat şartları zorluklar bizi böyle yapıyor diyoruz ama bütün bunlar bahane sadece.Biz artık gülümsemeyi bile karşımızdakine fazla görüyoruz ne yazık.Gülümsemek ilaç gibidir hemde bulaşıcıdır.Gülümseyin olur olmaz her yerde herkese çok şeyin değiştiğini göreceksiniz hem kendinizi daha iyi hissedeceksiniz hem de daha iyi hissettireceksiniz.İnsan ayırmadan karşılık beklemeden inatla gülümseyebilelim inşallah.Ayrıca iyi insan olmak konusunu da açmak istiyorum iyi olmak en kötü anımızda bile iyi kalabilmektir.İyi olmak beklentisiz olabilmektir elbette ki çok zor bir meziyet ama her şey düzgün giderken iyi olmak da ne var asıl başın beladayken iyi olabilmektir marifet.Bu konuya daha sonra detaylarıyla devam edeceğiz son olarak söylemek istediğim şudur İSTEYİN İÇTEN İSTEYİN GÖZYAŞLARI İLE TEMİZ DUYGULARLA BİR ÇOCUK EDASIYLA NE İSTEYECEKSENİZ SADECE YARADANDAN İSTEYİN……..MUHAKKAK Kİ O İSTEYEN HERKESİN DUASINI DUYAR VE KABUL EDER ER YADA GEÇ VAZGEÇMEDEN HAYIRLISIYLA İSTEYİN……

3 Nisan 2014 Perşembe

NEFS İLE SAVAŞ 2

Nefs ile başlayan yaşam hikayemi biraz size ondan bahsederek sürdürmek istiyorum.Nefs çok önemli zira Allah'a ulaşmadaki yegane aracımız o.Nefsimiz istek ve arzularımızın,dürtülerimizin zuhur ettiği organımızdır diyebiliriz.Nefs Allah'ın bize en büyük lütfudur çünkü biz nefsimizi hiç ederek yok ederek Allah'la buluşuyoruz.'sen çıkarsan aradan,kalır seni Yaradan'sözünden anlaşıldığı üzere nefsimizi terbiye edebilir,yönetebilirsek Allah'ın tecellisini görmeye başlıyoruz.Bu demek değil ki canınn istediği hiçbir şeyi yapmayacaksın nefs ile savaşmak demek Allah'ın yasakladığı herşeyden uzaklaşmak,emrettiği herşeye yaklaşmak demektir.Sabırlı olmak öfkeye hakim olabilmek demektir.Zor mu?tabi ki çok zor.'Nefsini bilen Rabbini bilir'sözüyle nefsi yok etmenin önemi vurgulanmaktadır.Nefs mücadele demektir ki Allah bu çabayı kulunda görmek ister.Zira nefsinin esiri bir insan köledir,kul değil.Asla özgür değildir.Günümüzde özgürlüklerden bahseden insanlara sesleniyorum nefsine boyun eğdirmeden özgürleşemez insan.Onun kölesi olmaya mahkumdur.Nefsini ruhuna boyun eğdirmiş insan ise güçlüdür ve Allah' a ancak bu güç ile kayık olunabilir.Bu noktada savaş ben nerde yanlış yapıyorum cümlesiyle başlar aslında.Allah aşkıyla eğitimle devam eder,sabırla yoğrulur zor bir süreçtir elbette ama ruh hep iyiliğe eğilimli olduğu için daha doğrusu doğuştan iyiliklere ve güzelliklere programlı olduğu için nefs aradan çekildikçe ruh kontrolü ele aldıkça kişi huzura kavuşur.İşte hayatta huzur arayan insanlar formül budur.Nefsini terbiyeyi başabilen insanlar da üşengeçlik tembellik duyguları kalmaz doğal olarak ve ibadet de zevke dönüşür elbette.Mesela namaz kılmanın Allah ile bir buluşma olduğunun idrakına varır.Nefsine hakim insanı artık hayatta hiçbir şey üzemez artık çünkü endişe,korku nefs ürünüdür.Bilir ki herşey Allah'dan ve bir sebebi var bilmesek de.Yapan da yaptıran da Allah'dır.Allah hepimize nefsimize galip gelme gücü versin inşallah dostlar.

NEFS İLE SAVAŞ

Benim nefsimle büyük savaşım doğum yaptıktan sonra yüz felci geçirmemle başladı.Çaresizdim.Düşünsenize yeni bebeğiniz oluyor sizin yüzünüz ifadesiz ne yaparsanız yapın kımıldamıyor bile.Tıp bir yerde çare    caBenim nefsimle büyük savaşım doğum yaptıktan sonra yüz felci geçirmemle başladı.Çaresizdim.Düşünsenize yeni bebeğiniz oluyor sizin yüzünüz ifadesiz ne yaparsanız yapın kımıldamıyor bile.Tıp bir yerde çaresiz kalıyor gitmediğim doktor kalmadığı halde.Yapacak birşey kalmadı hocam sıcak tutup bekleyeceksiniz diyor doktorlar.Ailem üzgün ben üzgün yeni doğmuş bebeğime gülümseyemiyorum bile.Ziyarete gelen giden insanlara dert anlatma çabası içerisindeyim.Konuşmaya çalıştıkça yüzünüz yamuluyor.Kafamda kaoslar sorular GEÇECEK Mİ?YA geçmezse?Öğretmenim işim gereği konuşmak mimiklerimi kullanmak zorundayım.,,,,,Dünya başıma yıkılmak üzereyken bir güç bir enerji akımı hissettim.Bu arada gece gündüz dua ediyor Allah a sığınıyordum.Ama içimde deli bir savaş başlamıştı bir kere......Ya eşim beni artık beğenmezse,ya öğrencilerime alay konusu olursam,ya insanlar bana artık acıyan gözlerle bakarsaaaaa.....Bir yerde dank etti düşündüm ve dedim ki ne önemi var tüm bunların?Ve cevap kalbimin derinliklerinden coşuyordu' hiçbir önemi yok Allah seni seviyor ve yanında O seni her halinle beğeniyor' evet bir gece bu cevaplar içimde coşarken uyandım .Endişelerimden bir anda kurtulmuştum sanki tüm kuruntu ve korkularım nefsimin oyunuydu.Eşim beni beğenmiyorsa bu artık onun sorunuydu ruhumdaki güzellikleri göremiyorsa kendi kaybederdi,öğrenciler yüzüme takılır kalır öğrettiklerimden  nasiplenmezlerse onlar için kötü olurdu,insanlar bana acıyorsa  bu güzeldi demek ki hala vicdanları vardı ,bir insana vicdanının sesini duyurmak bana bir lütuf olurdu ancak.Cevaplar akıyor ruhumu aydınlatıyordu adeta.MUTLUYDUM sonunda.Bu idraka erişip nefsimle savaşım başladıktan 1 ay sonra yüzümdeki felç tamamen geçmişti.Allah bana bu hastalıkla çok şey öğretmişti hamd olsun.k birşey kalmadı hocam sıcak tutup bekleyeceksiniz diyor doktorlar.Ailem üzgün ben üzgün yeni doğmuş bebeğime gülümseyemiyorum bile.Ziyarete gelen giden insanlara dert anlatma çabası içerisindeyim.Konuşmaya çalıştıkça yüzünüz yamuluyor.Kafamda kaoslar sorular GEÇECEK Mİ?YA geçmezse?Öğretmenim işim gereği konuşmak mimiklerimi kullanmak zorundayım.,,,,,Dünya başıma yıkılmak üzereyken bir güç bir enerji akımı hissettim.Bu arada gece gündüz dua ediyor Allah a sığınıyordum.Ama içimde deli bir savaş başlamıştı bir kere......Ya eşim beni artık beğenmezse,ya öğrencilerime alay konusu olursam,ya insanlar bana artık acıyan gözlerle bakarsaaaaa.....Bir yerde dank etti düşündüm ve dedim ki ne önemi var tüm bunların?Ve cevap kalbimin derinliklerinden coşuyordu' hiçbir önemi yok Allah seni seviyor ve yanında O seni her halinle beğeniyor' evet bir gece bu cevaplar içimde coşarken uyandım .Endişelerimden bir anda kurtulmuştum sanki tüm kuruntu ve korkularım nefsimin oyunuydu.Eşim beni beğenmiyorsa bu artık onun sorunuydu ruhumdaki güzellikleri göremiyorsa kendi kaybederdi,öğrenciler yüzüme takılır kalır öğrettiklerimden  nasiplenmezlerse onlar için kötü olurdu,insanlar bana acıyorsa  bu güzeldi demek ki hala vicdanları vardı ,bir insana vicdanının sesini duyurmak bana bir lütuf olurdu ancak.Cevaplar akıyor ruhumu aydınlatıyordu adeta.MUTLUYDUM sonunda.Bu idraka erişip nefsimle savaşım başladıktan 1 ay sonra yüzümdeki felç tamamen geçmişti.Allah bana bu hastalıkla çok şey öğretmişti hamd olsun.