GÜNÜ ANLAMLANDIRAN CÜMLEMİZ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


Hz Muhammet'e sordular yaşam amacımız hayatın anlamı nedir?
halinden memnun olmaktır dedi.

-"O ki, yeryüzünde ne varsa, hepsini sizin için yarattı"(Bakara, 2/29).

"Sen doğru yolda ol da, varsın sanan eğri sansın; Sen kendini bildiğin sürece, doğru insansın." Yunus EMRE

-"Allah'ın verdiği de, vermediği de imtihandır."

-İnsan, yaklaştığınca yaklaştığından ayrı;
Belli ki; yakınımız yoktur Allah'tan gayrı... Necip FAZIL

"Allah haksızlığı yarına bırakır; ama yanına bırakmaz..."

"Dua etme arzusu gelince dua edin. Çünkü bu, duanın kabul olacağına alamettir." Hz. Muhammed (sav)

Aşk nasip işidir, hesap işi değil. Aşk bir adayıştır, arayış değil. /Hz. Mevlana/

Kusur bulmak için bakma birine,bulmak için bakarsan bulursun.Kusur örtmeyi marifet edin kendine işte o zaman kusursuz olursun. /Hz.Mevlana

31 Aralık 2016 Cumartesi

Şemsi Tebrizi'nin Kırk Kuralı


1. kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2. kural: Hak yolunda ilerlemek yürek işidir,akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun,omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil !
3. kural: Kur’an batıni 7 seviyede anlanabilir.
4. kural: Allah camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
5. kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği:
Bırak kendini, ko gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
6. kural: Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
7. kural: Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
8. kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar.  Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
9. kural: Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
10. kural: Ne yöne gidersen git, doğu,batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
11. kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Ssenden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
12. kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
13. kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca ,şeyh, şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
14. kural:Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
15. kural: ? (tartışmalı bir madde olduğu için yazmadık kimseyi yanlış bilgilendirmek istemiyoruz)
16. kural:Kusursuzdur ya Allah, onu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde belebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir , ne layıkıyla sevebilirsin.
17. kural: Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
18. kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara, dışında, başkalarında değil ve unutma ki nefsini bilen Rabb’ini bilir. Başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır
19. kural:Başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
20. kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
21. kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek,kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22. kural: Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
23. kural : Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir , ya kıymet bilmeyiz.
Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadırne tefritte. Sufi daima orta yerde…
24. kural : Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak , buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25. kural : Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.( teşbih yapılmış)
26. kural :  Kainat yekvücud, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
27. kural : Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
28. kural : Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
29. kural : Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.
30. kural : Hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
Sufi kusur görmez kusur örter.
31. kural : Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise ,ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
32. kural : Aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki Allah’a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama !
33. kural : Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
34. kural : Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
35. kural : Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah’a inanmayan kişi ise içinde ki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
36. kural :  Hileden,desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, sana zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan !
37. kural :Allah ın yarattığı herşey o kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır; bir de ölmek zamanı.
38. kural : Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım ? Diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık !
Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
39. kural : Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz. Her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
Ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
40. kural : Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma!Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..

Şemsi Tebrizi

14 Aralık 2016 Çarşamba

HALEP ÖLÜYOR

Son günlerdeki manzara kanımızı dondurdu.Bunların olduğunu gòrmek bu dünya da Müslümanlığın bu kadar anlaşılmadığını hissetmek bende çok derin bir acıya sebep oldu.Oysa İslam bunu mu emrediyordu İslam kardeşliği barışı dostluğu farklı bir dinden bile olsa farklı bir ırktan bile olsa saygıyı hoşgörüyü ahlakı emrediyordu.Ey Müslümanım diyenler siz ne zaman Müslümanlığın ne demek olduğunu unuttunuz siz ne zaman dinimizin özünün şekil değil kalp ve niyet olduğunu unuttunuz siz ne zaman düşünmeyi aklınızı kullanmayı unuttunuz.İslam önce okumayı emreder siz ne zaman okumayı kendinizi evlatlarınızı ülkenizi yetiştirmeyi unuttunuz .Artık bu gaflet uykusundan uyanma vaktidir artık birilerinin güdümünden çıkıp Kuran'ın Allah'ın gerçek emirlerine uyma vaktidir.Müslüman kardeşin tecavüze uğrarken çocuklar suçsuz ölürken açken sen nasıl rahat yaşarsın nasıl duyarsız kalabilirsin bu bir insanlık suçudur.Ey gerçek Müslümanlar artık uyanın okuyun bilinçlenin şunun bunun lafına değil dinimizin özüne bakın teknoloji de bilimde ilerlemek için kendinizi evlatlarınızı yetiştirin . Unuttunuz mu en büyük bilim adamları hep Müslümandı.Aksi halde korkarım ki dinimiz insanlığımız yozlaşıp gidecek Allah korusun .Ey Müslüman kardeşlerim çok geç olmadan ayıkma vaktidir yoksa bunun sonu felakettir.

12 Aralık 2016 Pazartesi

Dua'nın Sırrı 2

Bir önceki yazımızda duanın anahtar özelliklerinden bahsetmiştik şimdi ise biraz daha derine inelim.Ne zaman mı dua edelim? Özellikle gecenin ıssızlığında ....Özellikle İçin acıyla kavrulurken evet bu çok önemli çünkü bir haksızlığa uğradığında büyük bir acıyla başa çıkmaya çalışırken hele de çaresizsen sistem sessizce işlemeye başlıyor o an isyan etme sakın ha yüreğini Yüce Yaradan a aç tüm hücrelerinde hisset seni duyuyor biliyorsun tüylerin ürperirken içten yakar O'na doğru cümlelerle iyilik iste çare iste sakın beddua etmeyesin unutma ne istersen bu eninde sonunda seni bulacak kötülüğü yapanları O'na havale et şüphesiz O hakedeni cezasız bırakmaz sen belki görürsün belki de görmezsin ama mutlaka gerçekleşir bu yüzden bedbaht hissederken içine dön ve affedilmeyi güzellikleri iyilikleri müjdeli haberleri yalnızca O'ndan iste.Dualarını mutlaka aynı cümlelerle her gün 3 kez tekrarla sonuçlarına inanamayacaksın . Her gün mutlaka karşılıksız çıkarsız Allah rızası için birseyler yap ister birine gülümse ister bir yaşlıya düşküne yardım et kendince elinden geldiğince iyilik yap sadece O'nun için çünkü sen Allah ın dünyadaki halifesisin ve görevin O'nun güzelliklerini yaşatmak yaymak yaşamak sakın kim sanki bana böyle yaklaşıyor diye sorgulama başkası bizi hiç ilgilendirmez nefsine ağır gelen iyilikleri yapıp sevgiyi gösterdikçe nur enerjin yükselecek ve dualarının nasıl da kabul olduğunu nasıl da hayatının değiştiğini zamanla göreceksin.Bırak insanlar kötü olsun bırak zulüm yapsınlar onlar hesabını Allah a verecek ve biz kendimizi düzeltmeye bakacağız.Dünya hiç bitmeyecekmis gibi kederlenip durma sızlanma her önüne gelene acını Allah la Paylaş kulundan değil O'ndan yardım iste ve bekle o zaman göreceksin nerelerden neler gelip seni bulacak ve dünya da cenneti yaşamaya başlayacaksın . .....

29 Ağustos 2016 Pazartesi

UMUTSUZLUĞA KAPILDIĞIN AN 3

Hiç kendinizi çaresizliğin en dibinde hissettiniz mi? Çaresizlikle örülmüş bir icebergin içinde kımıldamadan donarak ve en güvendiğin kapı duvar olarak....Ne gariptir bu anlarda en yakınımız ne kadar da uzak aynalar adeta bir tuzak kendine bile yabancı aksi.... Kardeşin mesela ya da ailen hatta annen. Çaresizliğe bir de yalnızlığın eklenmesi ki genelde öyle olur ummadıkların ciğerinden vurur. Ama sen eli kolu bağlı donmuş olarak izlemektesindir An'ı. Çünkü çaresizlik An'da donmuş bir su damlası. O vakit anlıyoruz ki bize en yakın sadece Yüce Yaradan'dır. An'dadır yanındadır (eğer görebilirsen ) seni sonsuz sevgiyle sarmalamaktadır. İşte tam o sırada O'na sarılırsan umutlar yeşerir mucizeler gerçekleşir. Yükseliş başlar buzlar yavaş yavaş erir. Ama olaki sarılamazsan dönüşü olmaksızın; icebergin çöküşüyle derin sulara gömülür gidersin. Çaresizliklerimizi O'na sımsıkı sarılmak için bir araç olarak kullanabilmek umuduyla......

24 Haziran 2016 Cuma

19 Haziran 2016 Pazar

''Namaz Kılmayan Hayvandır'' Sorunsalı

Namaz Kılmayan Hayvandır cümlesini duyduk ve hepimizde kronik mide bulantısı belirtileri baş gösterdi.Sevgili Dr.Muhammed Bozdağ ın konuyla ilgili yazısı duygularıma tercüman oldu ve sizlerle paylaşmak istedim. 


O sorumsuz sözü söylemekle islam tebliğine çok büyük kötülük yapılmıştır. Sen namaz kılmayana hayvan dedikten sonra senin kıldığın namaz olabilir mi?
Basiretsiz, insanların eline geçerse din tebliği bir ülkeyi suriye gibi felakete düşürür. Din tebliğcileri Allah’ın emir ve yasaklarını sevgiyle, saygıyla, edeple ve nezaketle anlatmakla mükelleftirler.
Bizim milletimizin bin türlü anlayışa sahip olanı var. Farklı inanışlardan insanlar aynı bayrak ideali etrafında kenetlenmelidir ki bağımsızlığımızı koruyabilelim ve bu topraklarda yaşayabilelim. Din bu milletin çimentosu ve kaynaştırıcı olmalıdır.
Namaz kişisel bir ibadettir ve hesabı kul ile Allah arasındadır. İnsanlara namazın güzelliğini güzellikle anlatabilirsiniz, ama asla böyle aşağı, adi bir üslup kullanamazsınız. Eğer bir şeyi aşağılamanız gerekiyorsa o insanlara yapılan zulmlerdir, haksızlıklar, gasplar kul haklarıdır. Yoksa ibadetleri baskıyla dayatmaya kalkışmak milleti ya dine düşman etmektir veya gücü yetmeyenlerin münafıklaşmasıdır ki her iki durum da felakettir. Böyle bir felakete ancak Allah’ın düşmanları talip olur.
Sen namaz kılmayanı hayvan diyerek aşağılarsan yarın Allah yönetim gücünü bir gün ona verir. O zaman o öfkeyle senden ve senin yedi yedi sülalenden intikam almaz mı? Kimse payidar değil. Allah güç sahiplerini elden ele dolaştırıyor. Bugün güçlü olanlar yarın güçsüz duruma düşüyor imtihan icabı… O günlerin gelmeyeceğini sananlar islam tarihine bir göz atsınlar.
Peygamberimiz namaz kılmayanlara hayvan gözüyle baksaydı bir tane müşrik gelip iman eder miydi? İslamı tebliğe başladığında bir tane mümin yoktu. Hepsinin kalbine sevgisiyle, saygısıyla girdi. Yahudi’ye bile kişisel hayatında saygılı davrandı peygamberimiz. Bir müşrik ziyaretine gelince icabında hırkasını serdi altına. İnkarcılara islamı tebliğ ederken sevgiyle, şefkatle, insanların insanlığına değer vererek davrandı.
Böyle olmasaydı kimse yanında yer alamaz ve islam böyle hızlı hakim olamazdı.
Ama buradaki bazıları asıp keserek herkesi dindarlaştırmayı planlıyorlarsa başaramazlar. Sureten siyaseten ve zulümle başarırlarsa böyle bir zalimliğin bedeli Osmanlının parçalanışı gibi can yakıcı olur. Zaman din dayatanların zafere ulaşacağı zaman değildir. Allah da dininden sapan bu tür tutumlara rahmet etmez. Bırakır peygamberin yolundan sapanları zalimlerin esaretine.
Hele de din üzerinden öfke, kin, düşmanlık ekecek şekilde konuşmayı bırakın. Bu ülkede bizim çocuklarımız yaşayacak. Torunlarımız yaşayacak. Bu ülkeyi paramparça etmek için tuzak kuranların ekmeğine yağ sürmeyi bırakın. Milleti birbirine boğuşturmak için malzeme arayanlara malzeme vermeyi bırakın. Kendinize gelin.
Dr. Muhammed Bozdağ

20 Mayıs 2016 Cuma

DUA'NIN SIRRI

Bize öğretilen en temel Allah a seslenişimizdir dua değil mi?Peki bu sesleniş anında kendimizi yeterince ifade edebiliyormuyuz acaba?Bize ezberletilen bazen anlamını bile bilmeden okuduğumuz dualar ne kadar etkili
Maalesef üzülerek söylemeliyim ki etkisi çok az.Ne yazık ki dualarımıza gerektiği kadar özenmiyoruz bunun en sağlam kanıtı da dualarınızın kabul olmayışıdır.Evet üzerinde duracağımız nokta tam da bu.Dua ediyoruz ediyoruz bakıyoruz bir değişiklik yok.Bunun 2 sebebi var 1.si ettiğimiz duanın gerçekleşmesi sonuç olarak bize fayda getirmeyeceğinden 2.si de duayı yanlış yapmamızdan kaynaklanıyor. Allah ayetiyle sabitlemistir ki O dualarımıza direk olarak icabet eder.Yani düşünün arada hiç kimse olmadan hiç bir araç olmadan ne muazzam kalbimizden geçirdiğimiz anda duyan bir Yüce Yaradan.Muhteşem bir güç. Ama biz ne yazık ki dualarımızın gücünü henüz keşfedip içselleştiremedik. Bu Yüce Sevgiliyle buluşma anına yeterince özen göstermedik bu güne kadar.O vakit sizlerle paylaşmak isterim bu sistemin işleyiş biçimini. Allah herseyi bir düzen ve sistem içerisinde yarattı. Sistemi çalıştıracak doğru anahtarı kullanırsanız sistemin işlememe şansı yok.Öncelikle madem ki dualarımız da O muhteşem Rab ile buluşuyoruz tertemiz olmalıyız yani abdestli.Sonrasında yüreginiz dupduru olmalı açık net içten su gibi.Zira canlı yayında bütün  kameralar sizi izliyor. Yüce Yaradan ın herşeyi onun yüzü suyu hürmetine yarattım dediği Hz.Muhammed A.S e selam vererek başlayıp Besmele ile devam etmeliyiz zira Besmele de Allah ın muhteşem bir ismi gizlidir. Sonrasında dua edeceğimiz şeyle ilgili Esma yı anahtar olarak kullanacak isteklerimizi net ifade edeceğiz.Mesela insanlar anlamını bilmeden hayırlısı olsun derler hep oysa bu başına gelince de kaldıramayacakları bir duadır evliya duasıdır göğüsleyebilecekmisin ki başına gelecekleri.......Bu mertebe de olmadığımız için biz net ifadeler kullanmalıyız uzun uzun detaylı detaylı ama mantıklı ardını düşünerek akabinde olabilecekleri düşünerek. Ama altını çiziyorum isteğinle uyumlu Esma yı bilmelisiniz örneğin Ya Deyyan Bana mutluluk kapılarını aç kalbimi huzurla doldur gibi ya da af dileyeceksen Ya Gaffar Bilerek bilmeyerek işlediğim günahları affet gibi.son olarak da dualarımı Hz.Muhammed A.S yüzü suyu hürmetine kabul et diyerek bitirecek amin diyip Hz.Muhammed A.S selam vererek tamamlayacaģız.Dua da esas ne istediğini kesin ve net olarak bilmek ve iyi ifade etmektir aksi halde sistem işlemez duanız kabul olmaz.Bunun dışında önemli bir olgu ise yürekten samimi ve istekli olmamızdır duamızı sürekli tekrarlayacak kabul olacağına inanacak olmuyorsa da bunda bir hayır vardır diyebileceğiz ki teslimiyet anahtarı sistemin çarklarını döndürsün. Tüm dualarınızın sizin için hayırlı haliyle kabul olması dileğiyle. .....